BELEDİYELERİN HERKESİ KUCAKLAYAN BİR DURUŞU OLMALI | İmge Gazetesi

 
             HABER ARŞİVİ    |    GÜNCEL    |    ÖZEL HABER    |    SİYASET    |    KÜLTÜR SANAT    |    EKONOMİ    |    YAŞAM    |    SPOR
BELEDİYELERİN HERKESİ KUCAKLAYAN BİR DURUŞU OLMALI


MESİAD Başkanlar Kurulu Başkanı ve Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Mustafa Güler, Mersin’in çok kimlikli bir kent olduğuna dikkat çekerek ‘’belediyelerin herkesi kucaklayan bir duruşu olmalı’’ dedi

 

Mustafa Güler; Mersin çok kimlikli bir kenttir, bu parçalı yapı hem dezavantaj hem avantajdır ifadelerini kullanırken ‘’Bizim belediye başkanlarımız en çok yüzde 30- 32 ile seçiliyor. Yani oyların üçte birini alıyor. Geriye kalan üçte ikisi ile diyalog içerisinde olmalı. Belediyelerin herkesi kucaklayan bir duruşu olmalı. Bu durum diktatöryal bir yapının önünde bir engeldir. Bu hegemonik yapıdan işte % 65 lerde % 70 lerde seçilen belediye başkanının hegemonik duruşu yerine daha demokratik daha uzlaşmacı iş yapmak istiyorsa daha uzlaşmacı olmak zorundadır. Yani burası diyelim ki ne Erzurum ne Diyarbakır. Birine bakıyorsun %70 le AKP, diğerinde HDP kazanıyor. Mersin çok kimlikli bir kenttir. Belediyelerin iki tür faaliyetinin olması lazım. Klasik hizmetleri var ki bunlar genel olarak konfora hizmet eden alanlardır. İşte belediyenin hizmetleri yol yapmak kaldırım yapmak park yapmak bunlar konfora dair hizmetlerdir. Halbuki insanların öncelikle geçim derdini çözen faaliyetler var. Eğer ekonomik faaliyetlerle refaha dönük hizmetleri de yanına koymazsanız, yaptığınız parkın ektiğiniz çiçeğin, hiçbir kıymeti harbiyesi olmaz. Aç insan için asfaltın rengi kaldırımın bilmem nesi veya yaptığınız park çocuk alanlarının hiçbir kıymeti yok. Bunlar güzel şeylerdir ama bunun yanına asıl refahı sağlayan faaliyetleri de koymak lazım " dedi.

Yapılan hizmetler belediye bütçesiyle yapılan işler değil, bu belediye başkanının vizyonuyla yapılan bir olaydır diyen Güler sözlerini şöyle sürdürdü: "Çünkü fabrika kurmak veya istihdam sağlamak, işsizliği çözmek, belediyenin hacmini aşan bir olaydır. Belediye başkanı bu kente hizmet etmek için gelmiştir. Konforu sağlayacak rahatını sağlayacak hizmetleri yapmak zorunda. Geri kalan kısmında refaha dönük hizmetleri belediye başkanlarının vizyonu belirler. Bunun başlangıcı sözlü bir planlama yetkisi burada olduğu için bu birinci adımdır. Planlamayla uygun bir büyüklükte organize sanayi bölgesi yeni bir gelişme alanı onun yanına aynı şekilde aynı potansiyeli taşıyan uygun bir lojistik merkez aynı şekilde tarım alanlarını kullanmak ticaret alanlarını eğitim alanlarını sağlık alanlarını yani bir kentin yaşamını neyi gerektiriyorsa toplam olarak tüm bu faaliyetlerin yeri yerine planlamak kapasitesiyle ilgili bir olaydır. Bunu yaptığı zaman zaten bu planlama yetkisiyle lojistik köy için belediyeden bir kuruş para gerekmiyor. Sadece yer işaretleme. Çünkü o yetki onda. Sadece yeri işaretleyecek parselasyonu yaptıktan sonra da buraya fabrika kurmak isteyenler gelip fahiş fiyatlarla satın alıyor. Tarım dışı arazisi 5 lira etmez ama bunu organize sanayi bölgesi arsasına dönüştürdüğünde 500 lira ediyor. Kente oluk oluk para akmasına neden oluyor. Şimdi bu belediyelerin bu defa daha hizmetleri de önüne koyması lazım. Başta büyükşehir belediye başkanı olmak üzere siz bunu eğer iş dünyasını kentin ekonomisini ıskalarsanız bu kente düşmanlık yapmış olursunuz. Yıllarca bu kentin önü kesildi, yatırımın önü kesildi. Şu anda kentte plansızlık nedeniyle bir karış hastane sağlık yeri yok okul yeri yok. Bırakın o özelleri buda kamu hizmetidir gençler için bir karış park yeri yok ,oyun alanı yok, çocuk güvencesi yok.Planlar da çok kötü Planlarla Mersin kenti sosyal ve ekonomik refahını geliştirmek için bir karış planı yok .Organize sanayi bölgesinde bir karış yer yok .Küçük sanayi sitelerinde bir karış yer yok.Serbest bölge tıkanmış bir karış yer yok .Limanın büyüyüp gelişeceği bir yer yok. Şimdi varlık içinde yokları yaşıyoruz Mersin de.

"Türkiye’de İşsizliğin ikinci olduğu il Mersin"

Büyükşehri güçlü kılan yanı planlama gücüdür. Birinci adımda planlama ile kentin önünü açar veya kapatır. Bir ikinci adım da yatırım yapacak olan insan ister kültür hizmeti olsun, ister ekonomik hizmet olsun bunun önünü açmazsanız, yatırım yapılmasını kolaylaştırmazsanız geldiğinde "belediyeye ne vereceksin" diye sorguya çekerseniz de kimse gelmez.

Kentin ekonomisini refahını geliştirmek için yatırımcının yatırım alanını yaratırsanız buraya gelmek için de kolaylıklar sağlarsanız, "bir şey yapma gölge etme yeter" bunu sağladığın zaman Mersin de işsizlik diye bir şey olmaz şu anda işsizliğin Türkiye nin dünyada ikinci olduğu il konumunda. Şimdi böyle bir rezalette yaşıyoruz orta doğunun tuzağındayız .Türkiye kişi başı gelirin 10.350 $ olduğu zaman Mersin de 8.150$ dı. Türkiye ortalamasının altında. Mersin gibi bu kadar doğal potansiyeli yüksek olan ilde Hakkari seviyesinde. İşsizlik bu kadar yüksek. Yoksulluğun bu kadar yüksek olduğu bir il Mersin’in yönetenlerin ayıbıdır. Bana göre burada lobiyi sağlayacak güçlü bir lobiyi kuracak olması gereken Büyükşehir Belediye başkanıdır.

" Çevre düzeni planı gizli yapılıyor"

Şu anda 1/100 bin ölçekli çevre düzeni planı yapıldığını belirten Güler," Gizli saklı yapılıyor. Ben meclisteyim. Ben bilmiyorum ne yaptıklarını. Şimdi bunun toplumla birlikte ihtiyaç tespiti yapması lazım. Bu kentin ihtiyacı sosyal kültürel ekonomik her anlamda ama sağlıktan eğitime kadar bütün ihtiyaçlarını ortaya koyarak bunu karşılayacak bir planlamanın ortaya çıkması lazım. Okul yapılacak bir karış yer yok. Hüseyin Aksoy döneminde 8 milyon lira para geldi okul yapılsın diye yer olmadığı için Akdeniz'de para geri gitti sonra gitti o zaman. Demiryolu ile otogarın karşısında bir yer aldı orayı kampüs okul yapmak zorunda kaldı ve iki tane üç tane okul yaptılar. Çünkü arsa yok, yer yok. Bunu belediye üretir vali değil.

"Suriyelilerle ilgili süreç doğru yönetilmelidir"

Eskiden beri hep şikayet ediliyor. Mersin çok göç alıyor ve yoksulluğumuz bu nedenle falan ben bunu doğru bulmuyorum. Mersin kaynakları çok gür olan bir il olduğu için eğer bu doğru yönetilirse doğudan hasbelkader gelen insanlar veya şu anda terörle ve şiddetle yerlerinden ediliyor bu insanlar gönüllü gelmiyor. Suriyeliler atmacadan kaçan bir serçe gibi kendisini bir dala atıyor. Böyle durumda dala konmuş olan serçe dal ya benim yaprağımı zedeliyorsun deme lüksüne şansına sahip değildir. Onun arkasındaki atmacayı görmeli dal eğer şikayet edecekse kuşa dönüp saldıran onu yok etmeye çalışan atmacaya dönüp bakması lazım. Şimdi Suriyeliler buradan Mersin veya Türkiye bir serçe gibi kendisini atmacanın pençesinden kurtarmak için sığındıkları bir dal bir yuva. Hangimiz değişik dönemlerde bu hale gelmedi ki Türkiye bunu defalarca yaşadı ihtilal sonrasında bu göçmenliği en iyi bilen biziz İşte seksen ihtilalinde yaşı ilerleyenler bilir. 12 mart sonrasında da bütün insanlar ortak olarak ta kaçtılar Avrupa ya sığındılar insanlar demokrasiye gidiyor. Kominizmi savunanlar da Moskova’ya gitmedi. İslamcılığı savunanlar da Mekke ye giden olmadı. Yani bunlar hepsi Avrupa’ya demokrasiye gittiler ortak olarak yaşayabileceği ortama. Biz göçü, göçmenliği, mülteciliği en iyi bilenleriz. Bizim insanlarımız yıllarca Avrupa ya sığındı orada hangi koşullarda nasıl sığındılar. Suriye deki mülteci bir sonuçtur sebebe dönüp baktığımız zaman asıl talebi ortadan kaldırmak lazım yani Suriye’ye demokrasiyi ihraç etmek gibi bir tutkuya girdiğiniz zaman Suriye’de demokrasi yoktur. Oradaki muhalefeti destekleyelim, besleyelim, silah verelim dediğiniz zaman bir sonuç ortaya çıkıyor yani kalkıp ta biz işte bir ay sonra Emevi Camisinde namaz kılacağız diye bir tutkuya girdiğiniz zaman bu bir sonuçtur ve o başlangıcı da bundan dört sene önce oraya geriye dönüp baktığımız zaman bu bir sonuç. Bu sonuç ortadan kalkmadıkça Suriye demokrasiyi kendi iç dinamiğine bırakarak onların kendi meselesi olarak bırakarak yahut ta buna desteğimizi silahlı destek değil bunlara dostane ilişkilerle onlara demokrasiyi tavsiye ederek örneklerini göstererek böyle yardımcı olabiliriz ama silah taşımaya kalktığımız zaman, yani şuna benzer iki ülke komşumuz kavga ediyor araya girip ayıracağımıza birine satır diğerine tabanca veriyoruz sonrada bunlardan ikisinden biri ölecek veyahut ta bunlardan ikisi de ölecektir ama güç olarak bunları bize düşen bunları ayırmak oturun uzlaşın ama Suriye şu anda üçüncü dünya savaşının arenası haline geldi. Bu insanların mülteci olması, bu Ege’de boğulan çocuklarımız hepsi bunun türevidir, bu bir sonuçtur. Dönüp sebebi ortadan kaldırmak lazım.

Sahiller çok kötü biçimde yapılaşmayla yoğun bir katledilme var.

Mersin ekonomisinin bel kemiği son otuz yılda Mersin’e gelenlerde olduğunu ifade eden Güler, "Şu anda bütün fabrikaların işyerlerinin yüzde doksanı son otuz yılda gelenlerdir. Belediyeler eğer planlı bir ön görüyle önü açılsaydı batıdaki bu çirkin yapılaşma olmazdı. Doğudaki gecekondulaşma olmazdı. İmarsız yapılaşma olmazdı. Şu anda yani imarsız yapılaşmalarla otogarın doğusunda çay, çilek, özgürlük mahallesi ve diğer mahalleler eğer bu emeği üretime dönüştürürseniz büyük kazançtır gelirdir ama eğer bunu yapmazsanız sofrada fazladan bir kaşıktır herkesin dikkatini çeker ama sofrayı büyütürde yani birinin gelmesiyle bir tabak değil iki tabak daha sofraya geliyorsa o zaman herkesi mutlu eder. Doğudaki insanlar Sitelerden tutun, Çay, Çilek'ten, Gündoğdu, Özgürlük mahalleleri, öbür tarafına uzanıp gidiyor. Belediye buna müdahale etmediği için önü açık olmadığı için imarını kendileri yapmışlar kendine göre imar etmiş. Görevini yapmayanların suçu. Sahiller çok kötü biçimde yapılaşmayla yoğun bir katledilme var. Eğer bunu belediye bir planlamayla yapsaydı işte kuzeye kaydırsaydı, sahili herkesin halkın kullanabileceği bir alan olarak bıraksaydı bu olmayacaktı. Çevre düzeni planı yaşama ilişkin geleceğe doğru içinde kurgulayan vizyon taşıyan bir yapıdır. O vizyonun toprağa apike edilmesidir. Bir yaşam için gerekli olan tüm fonksiyonları yerli yerine tanımlayan ve yeteri kadar koyan bir planlama olduğu zaman tartışma bilinci biter. Çalışanın ve üretenin önünü açmak lazım."

MİY 'na katkı sağlayacak fikirler

Mersin'in takımı MİY'na katkı sağlayacak fikirlere de değinen Güler, "Son meclis toplantısında meclise bir önerge verdim. MİY'nun 90 yıllık bir geçmişi var. Şu anda kümede kalma mücadelesi veriyor. Mali bir kriz de yaşamakta. Buna geçici çözüm yerine kalıcı bir çözüm bulalım. Kentin parlamento çözüm bulmalı. Parkomat uygulaması kaldırıldı ama arabalar her yerde park yapıyorlar. Dubalar yolları daralttı ama arabalar dubaların da yayına park ediyorlar. Yapılan yasak çözüm üretmiyor. Trafik daha kötü duruma geldi. Yeniden düzenleme yapılarak, bu parkomatların gelirlerini şahıslara değil, MİY'na verelim. Takımımız da buradan bir kazanç temin etmiş olsun. Otoparklar yeniden ihaleye çıkarıldı. Bu otoparkların bir bölümünü MİY verilsin. Aynı şekilde Macit Özcan Spor Tesislerini de MİY'na verelim. Bu yerler belediyelere büyük külfetler de getirmekte. Böylelikle MİY bir tesise kavuşturulurken, spor altyapısının da oluşturulmasının önü açılmış olur. Sağılıklı ve kalıcı gelirlere kavuşturalım. Bunun için de gelin bir komisyon kuralım. Bütün partilerden temsilciler de katılsın ki kimse itilaf olmasın. Bu konuda önerge verdik. Belediyenin destek verme yetkisi yok deniliyor. Biz bunu demiyoruz ki. Kasasından para vermesin. Komisyon belediyenin varlıklarından ya da yer gösterecekleri yerlerden kendisi gelir etsin. Tesisleri 49 yıllığına cüz'i bir kira ile MİY'na verilmesinde yada otoparkın kiralanması bir engel yok. Yasaya takılmadan ve çiğnemeden ama yasayı da aşan başka çözümler üretilebilir. Mersin Büyükşehir Belediyesi Meclisi bu sorunu çözemezse kim çözecek bu sorunu? Başka adres aramayalım. Önümüzdeki yıllarda buradan milli takıma sporcular çıkabilir. Bu potansiyel var burada. Özellikle bu kentin gençlerinin, özellikle de imarsız bölgelerdeki çocuklar eğitimsiz işsiz ve yoksul. Bunlara umut edecekleri bir alan yaratmazsak dağa çıkar, treni taşlar, polisi taşlar her şeyi yapar. Özellikle Akdeniz’de ciddi bir biçimde genç nüfus var. Oranlarsak Mezitli ve Yenişehir de 0-24 yaş gurubu nüfusun %31-32, Toroslar'da % 43, Akdeniz'de %47'dir. Bu kadar güçlü bir potansiyel ki nüfusun yarısıdır. Spor bunlar için muazzam bir çıkış yoludur. Bu gençler hem eğitimsiz hem işsiz ve hem de yoksul. Ne bekliyoruz bu gençlikten? Benim böyle bir sloganım var: Devletin şefkat ve adaleti karşısında ancak yurttaş itaat ve sadakat gösterir. Bunu sağlayabilmek için de devletin bu beklentiyi göstermesi lazım.

 

Etiketler :
Paylaş :

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!

 
  FLAŞ HABER

  HABER ARA
 
 
  
  YAZARLAR
   




  FLAŞ HABER



 


 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE GÜNCEL HABERLER SİYASET HABERLERİ SPOR HABERLERİ GİZLİLİK İLKELERİ

 

İmge Gazetesi Mersin | Resmi Web Sitesi | Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
imgegazetesi.com © Copyright 2014-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA