Türkiye’de yabancı dil öğrenimi birçok öğrenci için kabusa dönüşüyor. İlkokuldan itibaren 1000 saatten fazla yabancı dil dersi alıyoruz, kurslara ve konuşma merkezlerine ciddi miktarlarda paralar harcıyoruz. Yine de  ortalama yüzde 90’ımız yabancı dil öğreniminde temel düzeyi dahi geçemiyor. Peki, bu denli büyük bir eğitime rağmen neden hala yabancı dil öğrenemiyoruz?

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı tarafından hazırlanan ve MEB’na sunulan, “Türkiye’deki Devlet Okullarında İngilizce Dilinin Öğretimine İlişkin Ulusal İhtiyaç Analizi” adlı rapora göre çocuklarımızın yüzde 90’ı İngilizce öğreniminde temel düzeyi geçemiyor. Öğrencilerin yabancı dile ilgi oranıysa ilk yıllarda yüzde 80 civarındayken lise yıllarından sonra yüzde 30’lara geriliyor. Okullarda yapılan çalışmada ise çocuklarımızın iletişim kurmayı neredeyse hiç öğrenemediği tespit edildi.

Dünyanın çeşitli bölgelerinden 88 ülkenin değerlendirildiği 2018 EF Education First yıllık global İngilizce yeterlilik sıralamasındaysa Türkiye kendisine 73. sırada yer buluyor. Türkiye’de eğitime ayrılan bütçenin yüzde 13.1 olarak saptanması ise dikkat çekiçi.

Yabancı Dil Seviyemiz Gün Geçtikçe Düşüyor

2017 EF Education First yıllık global İngilizce yeterlilik sıralamasında kendisine 62. sırada yer bulan Türkiye,  2018 EF Education First yıllık global İngilizce yeterlilik sıralamasındaysa73. sırada yer bularak 11 basamak gerilemiş ve çok düşük İngilizce yeterlilik seviyesine girmiş oldu. Türkiye’de yabancı dil seviyesi en iyi olan şehirse Ankara.

Uzmanlar yabancı dil öğrenemememizin birçok sebebi olduğunu ve bu sebeplerin birbirlerinden ayrı düşünülemeyeceğini söylüyorlar. Müfredat yeterliliği, eğitim kurumlarının fiziksel yeterliliği, öğretmenlerin öğrenciler ile ilişkisi ve en önemlisi öğrencinin yabancı dile olan ilgisi bu sebeplerden bir kaçı olarak kabul ediliyor.

Çocuklarımız Yabancı Dil Derslerini Umursamıyor

Mersin’deki bir yabancı dil kursunda uzun yıllardır müdürlük görevini yürüten Canan Derya, Türkiye’de ki öğrencilerin yabancı dil eğitimini sadece geçilecek bir ders olarak gördüğünü ve öğrenci başarısızlığının en büyük sebebinin bu olduğunu söyleyerek, “Öğrenci hatalarının yanında bizlere 4. sınıftan itibaren hep dil bilgisi öğrettiler. Bizler yabancı dili her zaman kalıplar halinde öğrendik. Bundan dolayı konuşamıyoruz. Bu durumsa eğitim sistemimizden kaynaklanan bir sıkıntı. İlk olarak dersimize giren hocalarımızın Türk olması bir eksiklik yaratıyor. İkinci olarak öğrencilere konuşma pratiği yaptırılmıyor, öğrendiklerimiz dil bilgisinin ötesine geçmiyor. Bence en önemli olansa bizim kültürümüzde  yabancı dil dersleri önemli bir ders olarak algılanmıyor. Özellikle lise yıllarında üniversite sınavına hazırlanan öğrenciler yabancı dil derslerini geri plana atıyor, öğretmenlerse bu duruma bir dur diyemiyor, demiyor.” diye konuştu.

Uzmanlar öğrencilerin yabancı dile ilgisinin başarıda kilit rol oynadığına özellikle vurgu yapıyor. İlgiyi arttırmada veya azaltmada ise en büyük rolü müfredat üstleniyor. Sadece dil bilgisine ağırlık verilen ve diğer becerilerin göz ardı edildiği öğrenme metodundan dünya git gide uzaklaşıyor. Fakat Türkiye’deki devlet okullarında hala bu metot kullanılıyor. Türkiye’deki en büyük eksikliğinse devlet okullarındaki fiziksel yeterlilikler olduğunu vurgulayan uzmanlar, fiziksel yeterliliğe sahip olmayan okulların yabancı dil öğretemeyeceğini söylüyorlar.

Derya: “Öğrenciler Geleceğe Olan Umutlarını Kaybetti”

Türkiye’nin dünya istatistiklerindeki düşüşünü öğrencilerin geleceğe olan umutlarını kaybetmesine bağlayan Canan Derya, “Öğrencilerimizde genel olarak öğrensem ne olacak psikoloji var. Bilgiye ve bilmeye olan inancımızı kaybettiğimizi düşünüyorum. Bunun yanında öğrencilerimizi tembelliğe sürükleyen bir eğitim sistemimiz var. Bir öğrenciyi 40 dakika sınıfta bekleterek veya tahtaya dil bilgisi kurallarını doldurarak yabancı dil öğretemezsiniz.” dedi.

Uzmanlar yabancı dil kurslarının bir çoğunun yabancı dil öğretmeye yeterli olmadığını ve öğretmeye değil pazarlamaya yönelik olduğu belirtiyor. Kurumsal olarak örgütlenmiş hiçbir kurumun bu tespitin içerisine konulamayacağını söyleyen Canan Derya ise “Birçok yabancı dil kursu üzerine düşen görevi layıkıyla yapıyor. Fakat Türkiye’de öğrenciler bütün sorumluluğu yabancı dil kurslarına bırakmak istiyorlar. Öğrenciler kişisel çabaları olmadan hiçbir şey öğrenemezler. Yabancı dili hayatlarına entegre etmeleri ve özel yaşamlarına taşımaları gerekiyor, gerçek öğrenme ancak o zaman gerçekleşebilir.” ifadeleri kullandı.